Anestezi Öncesi Kontroller
Anestezi nedir?
Hastaya uygulanacak birtakım işlemler veya cerrahi girişimlerin yapılabilmesi için hastanın duyularının kısmen veya tamamen hissizleştirilmesine ve ağrı duyumunun yok edilmesine anestezi denir. Lokal ve genel anestezi olmak üzere ikiye ayrılır. Vücudun sadece belirli bir bölgesinin hissizleştirilmesine lokal anestezi; hastanın ağrı ve his duyumunun tamamen ortadan kalkması için belirli bir prosedür kontrolünde uyutulmasına ise genel anestezi denir.
Genel anestezi öncesinde hangi kontroller yapılır?
Cerrahi girişimin uygulanabilmesi için hasta genel anesteziye alınacaksa anestezi öncesinde hasta birtakım aşamalardan geçmelidir. Çünkü anestezi için kullanılan ilaçların istenilen etkileri dışında birtakım istenmeyen etkileri de olduğundan anestezi öncesi hastanın klinik muayenesinin normal olmasının yanında; laboratuvar muayenesi ve radyolojik muayenenin de normal olması gerekmektedir. Bu amaçla hastaya; hemogram (tam kan sayımı), biyokimya tahlilleri yapılmalı ve göğüs boşluğu radyografisi çekilmelidir.
Hemogram (tam kan sayımı), Biyokimya tahlilleri ve Göğüs boşluğu radyografisi nedir?
- Hemogram (tam kan sayımı): Kan hücrelerinin oranını gösterir. Hemogramda başlıca; anemi (kansızlık), enfeksiyon ve enfeksiyon mevcutsa beyaz kan hücrelerindeki değişikliklerden yola çıkarak enfeksiyonun şiddeti ve tipi hakkında bilgi elde etmek amaçlanır.
- Biyokimya tahlilleri: Organizmada şekillenen kimyasal değişikliklerin; başlıca karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını değerlendirmenin yanında kan şekeri düzeyi, karaciğerden sentezlenen temel proteinlerin seviyesi, kolestrol seviyeleri, pankreas enzimleri ve hormonlar gibi maddelerin seviyesini belirlemek amacıyla yapılır.
- Göğüs boşluğu radyografisi: Göğüs boşluğunda hayati öneme sahip kalp ve akciğerler bulunmaktadır. Bu organların radyolojik muayenesi patolojik değişikliklerin görüntülenebilmesi adına elzemdir.
Zorunlu haller dışında bu aşamalarda herhangi bir patolojik durum söz konusu değilse hasta anesteziye alınabilir. Anormal bir durum şüphesi halinde ise hekimin isteği doğrultusunda ekstra tetkikler, Elektrokardiyografi (EKG), Ekokardiyografi, Bilgisayarlı Tomografi, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) gibi ileri tanı yöntemlerinden faydalanarak patolojik durumun teşhisi konur. Uygulanacak tedavi ve kontroller ile problem düzeldiğinde hasta anesteziye alınabilir.
Anestezi süreci nasıl işler?
Cerrahi operasyonun tamamı aslında birtakım süreçlerden oluşur;
- Hastanın anesteziye hazırlanması
- Anesteziye giriş
- Anestezinin devamlılığı ve operasyon süreci
- Hastanın anesteziden çıkması
Bu aşamaları bir uçak yolculuğuna benzetebiliriz. Hazırlık aşamasından yukarıda bahsettik. Her şeyin normal olması durumunda hastaya kontrollü bir şekilde birtakım ilaçlar verilir ve hasta anesteziye girer; bu aşama uçağın pistten kalkış aşamasına benzer.
Hastanın refleksleri ve duyu hissi ortadan kalkınca soluk borusuna bir tüp yerleştirilir ve hasta anestezi makinesine bağlanır. Böylece makine yardımıyla hastanın anestezisinin ve oksijen seviyesinin devamlılığı sağlanır; bu aşama da uçağın rotasına yerleştikten sonra sabit bir şekilde uçuşuna benzer ve bu sırada cerrahi girişim başlar.
Cerrahi girişimin bitmesiyle hastanın gerektiğinde birtakım ilaçlar eşliğinde kontrollü bir şekilde anesteziden çıkması sağlanır; bu aşamayı da uçağın iniş aşamasına benzetebiliriz.
Aslında süreç birbiriyle tamamen iç içe ilerlemektedir. Cerrahi girişimin başarılı olabilmesi için tüm sürecin kontrollü bir şekilde yürütülmesi gerekir.
Her hastaya aynı anestezi protokolü uygulanır mı?
Rutin olarak her kliniğin ve her hekimin tercih ettiği bir anestezi protokolü olabilir. Ancak her hastaya aynı anestezi protokolü uygulanamaz. Örneğin bir kalp hastasına uygulanacak anestezi protokolü ile sağlıklı bir hastaya uygulanacak anestezi protokolü birbirinden farklıdır. İşte tam da burada anestezi öncesinde yapılan rutin kontroller önem arz etmektedir. Özellikle geçmişi bilinmeyen hastalarda yapılan rutin kontrollerde olası bir kalp hastalığı şüphesi ve ileri tanı yöntemleriyle kalp patolojisi saptanması durumu hastanın anestezi protokolünü rutin bir protokolden tamamen farklı bir protokole yönlendirmektedir.
Sonuç olarak:
Tüm bu aşamalarda herhangi bir sorun saptanmasa bile anestezi riski düşük de olsa vardır ancak hastanın anestezi ve cerrahi girişim aşamalarında sorun yaşanmaması ve riskin minimuma indirilmesi için birtakım kontroller kaçınılmazdır. Birbiriyle iç içe olan bu sürecin kontrollü bir şekilde ilerlemesi halinde hastaya uygulanacak anestezi ve cerrahi girişim başarılı bir şekilde sonuçlanacaktır.